Thursday, May 30, 2013

Dereotlu, peynirli, bol sevgili taze gelin poğaçası :)


Dere otu diye bir gerçek var, nasıl sevilmez anlamam. Böyle baş döndürücü bir koku az bulunur. Sevgili kurumum tatbikat sebebiyle bugün home office çalıştırınca bizi, dedim ki; kariyer de yapayım mis kokulu poğaçalar da :) Aslında ben oldum olası severim yemek yapmayı. Herhangi bir sebebi olmasa da olur. Bir nevi terapi yöntemi benim için. Yalnız yaşadığım 2.5 sene boyunca kendimi iyi de geliştirdim sanırım. E annem gibi bir kadının kızı olup beceriksiz olmak yakışıkalmazdı değil mi? :)

Dileğini tutmuş, sayar 100'den geri :)

Yeniden ben. Kaldığı yerden değil de üstüne koyduğu yerden. Kariyerinde başarılı, bir kedi annesi, 26 sında koca bir teyze, çokk aşık, üstelik düğününe 100 gün kalan taze gelin :)

Düğün koşuşturması aşamasında istedim ki geceleri heyecandan kaçmasın uykularım, kaçarsa yazayım rahatlayayım, misler gibi uyuyayım. Sonra sabahları dolu enerjimle gene güzel telaşlara düşeyim. Gelin adaylarının derdine ortak, kulaklarına küpe olayım :)

Mutlu sonsuzluğuma gün be gün ilerlerken.. Var mısınız benimle 100 günlük serüvene? 


Thursday, December 10, 2009

Yeni..

Bugün iş yerinden ayrılan bi arkadaşımızın veda mailine eklediği not beni o kadar şaşırttı ki.. Ben kendimi hep kötü hissettiğimde bu sözü okur güçlenirdim.. Panomdan eksik olmayan bir yazıdır.. Yine sıkıntılı bir dönemimde kendimi çaresiz hissettiğim bu bir kaç günde, okumayı unuttuğum o anlamlı yazının karşıma çıkması gerçekten bana yine güç verdi.. Olan olur, yaşanması gereken yaşanır. Ve sonra yepyeni bir gün başlar yine yeni baştan.. Geriye bakıp dövünmek, yersiz anlamsız.. Şimdi ben susayım sözü o yüce insana bırakayım...

Her gün yeni bir yere göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan donmadan akmak ne hoş
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım..

Mevlana

Wednesday, December 9, 2009

Annem..



Hani eski zaman masalları anlatır,
Hüznümü huzura dolarsın..
Kaşım gözümden çok içim bir parçan,
Annem sen benim yanıma kalansın...

Hani bir biblon vardı kırdığım,
Üstüne ne kırgınlıklar yaşadın..
Ama bil ki ben de parçalandım...
Annem ben senin yanına kalanım....

Annem annem..
Sen üzülme,
Sözlerin hep yüreğimde...

Annem annem..
Gel üzülme,
Ben hala senin dizlerinde...

Uzayan sohbet gecelerinde,
Rolleri unutup dost oluruz..
Bizi bağlayan bu kan değil yalnız,
Annem biz birbirimize kalanız...

Ben kararlı uçarken yolumda,
Sen çatık kaşlarının altında,
Her yeni güne sevgiyle başlarsın,
Annem sen benim yanıma kalansın...


Canım annem sen sakın üzülme.. Ben iyi kötü, doğru yanlış ne yaparsam yapayım senin yanına kalanım.. Ve sende ne yaparsam yapayım bana kollarını açansın.. Sen bunu okuyamayacaksın ama ben herkes bilsin duysun istedim hayatımdaki doldurulamaz yerini.. Seni çok seviyorum...

Kızın..

Friday, September 28, 2007

canlı bavullar :)

Baya uzun zamandır elimi süremedim bloğuma malum staj dönemiydi. Öyle dediğime bakmayın gerçekten çok eğlenceli ve huzurlu bi ay geçirdim.. bu süre zarfında çok ilginç anlara tanık olmadım da değil. Mesela yabancılarda çocuklarını bavul çanta falan feşmekan gibi görme alışkanlığı var. Hava alanının içinde gün içersnde gezdiğim zamanlarda bavullarının yanında küçük çocuklarının da yerde uzanmasından rahatsız olmayan bir sürü yabancı uyruklu inan gördüm. Onlar konuşuyor ayağa kalkıyor oturuyor çocukları yerde yatıyor. Bavullarla bir örnek sabit tek farkları nefes almaları sanırım:) Baksanız ayıramazsınız o derece :) Oğlum yavrucuğum kalk bak hasta olursun karnın ağrır gibi bizsel cümleler kullanmayı bırakın yüzlerinde rahatszlk duyduklarını belli eden mimik oynaması bile olmuo. Biz yerde taşın üstünde uzansak ya bi çimdik yer yada kolumuzdan sürüklenerek kaldırılırdık. Anneleri çocuklarının bavul hissinde olmasına , çocuklarıda yerin soğuğuna alşkn byk ihtimalle. Yarın bi gün görürseniz kaldırmaya çalışmayn yada tuhaf tuhaf bakmayın. Bunlar olası doğal olaylar. Tuhaf olan bizleriz sanırım :)

(18.09.2007 TAV it-stajyer:) )

Friday, August 31, 2007

canımın içinin içine..

En soğuk kış günlerinde insanın içine akan ve her damlasında içini daha da ısıtan bişeysin sen.. Hani buz gibi olursun da bir bardak çay ılıtıverir ya içini insanın aynı öyle işte.. Bir annenin babanın verebileceğinden fazlasını veren gerektiğinde.. en kararsız günlerde ve hatta en uykusuz gecelrde bir ışık tatlı bi rüyasın sen.. Hayatımın en berbat anlarında sana sarılmak bile herşeyin düzeleceğine inandırıyor beni. Her düştüğümde kalkabilme gücümü yine senden alıyorum. Kendi mutsuzluğunu güçsüzlüğü hissettirmeden güç verensin destek olansın. Annemin ve babamın bu hayattan gittiklerinde(Allah gecinden versin) bana bırakacakları paha biçilemez tek şeysin.. Hayatımın şeker dolabı en kıymetlim benim.. Hayatımdan hiç eksilme olur mu?.. Kim giderse gitsn sn bni bırakıp bi yere gitme.. Eğer bir gün olurda herşeyi bırakıp bi yere gitmk istersen de beni de yanında götür :) seni çok seviyorum canım ablam hemde 360 derece :) :) :)

Monday, August 27, 2007

günlük tadında, eski günlerin ve yağmurun kokusuyla..

Yeni bişeyler yazmak lazım diye düşündm. İnsan ömrü çok kısa ve buna rağmen çok hızlı geçiyor. Bi yerden kaçırdın mı ipin ucunu tutmak çok zor. Ne fırtınalar koptu şu geçen zamanda. Bir tek yağmur eksikti, o dört gözle beklenen mis kokulu damlalar da bugün teşrif ettiler sağolsunlar :) Haftaya babamın değimiyle askerlik başlıyor. P.tesi finalim var salı staj başlıo. Umarım bi aksilik çıkmaz da herşey yolunda gider. Bugün kandil. Hepinizin kandili mübarek olsun simitlerimi ayırın bi ara gelir alırım :) Ayrıca sevgili junior kuzenim Onur'un doğum günü. İyi ki doğmuş benim böceğim. On gün bizde kaldı ne güzeldi. Keşke gitmeseydi. Yapayalnız kaldık yine. Karşı dairedeki suratsız komşularımız taşındılar. Umarım iyi birileri gelir. Hiç değilse insanları gördüklerinde suratları hafif bir tebessüm edebilen birileri olurlar. Ülkü Ablamlar gittikten sonra buna hasret kaldık. Çok özledim onları. Onun içten gülüşünü, yardımseverliğini, acı kısırını ve sayamadığım bir sürü güzel huyunu.. Yan komşumuz Meliha Teyze'nin 10 dakikada bir Aliye Abla diye bağırıp kapıya gelmesini bile çok özlüyorum.(kendisi annemle yaşıttır :) ) Onlar gittikten sonra bu katta hatta apartmanda terkedilmiş gibi olduk. Napalım gidenlere engel olunamıyor. Ama yerleri de dolmuyor.. ilk defa tek başıma bi film izledim. Mısırımdan çalan yoktu, kolamdan yudumlamak isteyen de.. Biraz buruk ama bi okadar da huzurluydu.. Arada yapmak lazımmış anladım. Stresimle doğru orantılı hareket eden hiç şaşmayan sivilcelerime savaş açtım bugn. Doktorum ölmeyeceğimi söyledi bi ay sonra görüşelim dedi çok seviyolar beni ya :D bi gören bir daha görmek istiyor:) Uzun zaman sonra soğuk esen rüzgar yüzüme vururken çayımın tadı daha bi güzel gelerek yazdım bu satırları.. kendinize iyi bakın efendm daha nice hayırlı kandiller cümlemize....